a level - Türkçe İngilizce Sözlük

a level

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"a level" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

İngilizce Türkçe
Education
a level i. britanya'da orta öğretimden üniversiteye geçmek için gereken eğitim düzeyi
a level i. britanya'da orta öğretimden üniversiteye geçiş sınavı ile sonuçlanan eğitim
a level i. britanya'da orta öğretimden üniversiteye geçiş sınavı

"a level" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

İngilizce Türkçe
General
someone with a low level of education i. eğitim düzeyi düşük (kimse)
a reasonable level i. makul bir seviye
a baseline level of i. temel düzeyde
level with a bulldozer f. dozerle düzlemek
maintain a normal level f. normal seviyede tutmak
reach to a level of f. düzeye çıkmak
reach to a level of f. düzeye gelmek
reach to a level of f. düzeye ulaşmak
reach to a level of f. düzeye erişmek
drop down below a certain level f. belli bir seviyenin altına düşmek
raise to the level of a deity f. ilahlaştırmak
raise to the level of a deity f. idolleştirmek
reach a record (level) f. rekora ulaşmak
reach a professional level f. profesyonel bir seviyeye gelmek
get to a professional level f. profesyonel bir seviyeye gelmek
keep at a certain level f. belli bir seviyede tutmak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri azmak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri fırlamak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri yükselmek
at a certain level zf. belirli düzeyde
at a level of zf. seviyesinde
at a level of zf. düzeyinde
on a people-to-people level zf. toplum düzeyinde
at a very successful level zf. son derece başarılı bir seviyede
on a personal level zf. kişisel bazda/düzeyde
on a level with ed. ile aynı düzeyde
on a level with ed. ile bir seviyede
on a level with ed. ile aynı hizada
on a level with ed. bir düzeyde
Phrases
on a deeper level zf. daha derinden incelendiğinde
on a deeper level zf. daha derinden bakıldığında
Colloquial
keep a level head f. ne yapacağını bilmek
keep a level head f. mantıklı olmak
keep a level head f. mantıklı kararlar vermek
keep a level head f. soğukkanlı olmak
keep a level head f. sakin olmak
keep a level head f. soğukkanlılığını muhafaza etmek
Idioms
a level playing field i. adil şartların olduğu bir durum/ortam
a level playing field i. eşit şartların sağlandığı bir durum/ortam
a level playing field i. kimsenin kimseye karşı bir avantajının/üstünlüğünün olmadığı bir ortam
level a charge against someone f. biri hakkında bir iddiada/şikayette bulunmak/dava açmak
compete on a level playing field f. eşit şartlarda rekabet etmek
have a level head f. mantıklı kararlar vermek
have a level head f. mantıklı olmak
have a level head f. ne yapacağını bilmek
have a level head f. soğukkanlılığını muhafaza etmek
have a level head f. sakin olmak
have a level head f. soğukkanlı olmak
level a charge against f. -e karşı bir iddiada/şikayette bulunmak/dava açmak
level a charge against f. hakkında bir iddiada/şikayette bulunmak/dava açmak
level a charge against (one) f. (biri) hakkında bir iddiada/şikayette bulunmak/dava açmak
level a charge against (one) f. (birine) karşı bir suçlamada bulunmak
at a grassroots level expr. halk düzeyinde
Politics
development level of a country i. bir ülkenin gelişmişlik düzeyi
Technical
a-weighted sound pressure level i. a ağırlıklı ses basınç seviyesi
Computer
promoting a heading level i. başlık düzeyini yükseltme
assign a level expr. düzey ata
Medical
decrease of vitamin a level i. a vitamini düzeyinde düşme
Statistics
level of a factor i. etkenin düzeyi
Education
repeating a grade level i. sınıf tekrarı
regulations for passing a grade level i. sınıf geçme yönetmeliği
Environment
a-weighted sound level i. a-ağırlıklı ses düzeyi
Military
maintain at a high readiness level f. yüksek hazırlık seviyesinde tutmak